6 Kasım 2018 Salı

İlhanlılar Devleti


13. yüzyılın ilk haftalarında Cengiz Han devleti kurarken eyalet sistemi ile yönetmekte olduğu devletinde torunları ve erkek çocuklarını Anadolu, Avrupa ve Afrika kıtalarına topraklarını genişletmek için göndermişti.
Cengiz Han, kurduğu defa başlı düzenek hasebiyle kalıcı olmamış ise de, yaptığı kırım ve saldırılar yüzyıllarca konuşuldu.
İran Moğolları ve Batı Moğolları adlarıyla da hatıralan devlet gerçekte henüz Cengiz Han hayattayken Anadolu’ya ayak basmıştı.
Bu dönemden ardından Anadolu üstüne yoğunlaşan Moğollar, 1243 seneninde Anadolu Selçuklu ordularını devasa bir yenilgiye uğratmıştı.
Cengiz Han sağlıklıyken Harzemşahlar üstüne saldıran Moğol silahlı güçleri İran’ı ele geçirmişti.
Fakat uygulanan bu akınlar Cengiz Han’ın ölümü hasebiyle kalıcı olmamıştı.
Cengiz Han’ın ölümünden ardından geniş topraklarda karar süren imparatorluk parçalanmaya surat tutmuştu.
Saltanat maçı Ögedey, Çağatay, Cuci ve Tuluy erkek çocuklarının arasında kuvvetli çatışmalara sebep olmuştu.
Bu çatışmalar sürerek Mengü, Cuci Han’ın erkek çocuğu Batu’nun desteği sayesinde devletin başına geçmişti.
Mengü Devasa Han olduktan ardından senelerdir Doğu ve Batı istikametinde gönderilen “Yeke Noyan” generalleri sistemini değiştirerek bu görevler için Moğol şehzadelerini görevlendirmiştir.
Mengü Han, kardeşi Kubilay’ı Çin’e gönderirken başka kardeşi Hülagu’yu ise Batı tarafına göndermişti.
Bu idare sistemi asırlardır yaygın Doğu-Batı ve Merkez (Büyük Han) merkezli otorite ayrılığını simgelemektedir. 

Kurultay hükmü ile Batı’ya gönderilen Hülagu, İsmailiyyelileri yenerek Azerbaycan’ı ele geçirdikten ardından hükümdar olan Rükneddin’i öldürdü.
1258 seneninde Bağdat’ı ele yaşamış Hülagu, halife El-Mutasım’ı katlederek Abbasileri ortadan kaldırmıştı.
Hülagu Bağdat’ı ele geçirdikten ardından ilim ve kültür merkezi olan kente sanki bir kıyım uyguladı.
Binlerce insan katledilirken el yazması kitapların fazlası nehre atılmıştı.
İlhanlılar Bağdat’ı ele geçirdikten ardından Suriye ve Filistin’in işgalinden ardından Mısır’a yönelmişlerdir.
Fakat 1260 seneninde Memlükler, İlhanlıları Ayn-ı Calut Muharebesinde yenilgiye uğratınca Suriye ve Filistin’den çekilmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Çünkü Memlük silahlı gücünün devasa bir bölümü askerliği meslek edinmiş Kıpçak Türklerinden oluşmaktaydı.
İlhanlılar ikinci yenilgilerini 1277 seneninde Sultan Baybars komutasındaki Memlük silahlı gücü karşısında Elbistan’da almışlardır.
Esasen İlhanlılar Memlükler karşısında aldıkları yenilgilerin haricinde farklı bir yenilgiye uğramamışlardır.
Büyük Han’a bağımlı olan Hülagu Han, İran, Irak ve Kafkasya’yı içerisine alan Anadolu topraklarında bir hakimiyet kısmı yaratarak Devasa Han’a bağlı mananına gelen “İl-han” unvanını almıştır. 

(3) Hesaplaşma
İlhanlılar Devleti Hükümdarları
Hülagu (1258-1265).
Abaka (1262-1282).
Ahmed Tegüdar (1282-1284).
Argun (1284-1291).
Geyhatu (1291-1295).
Baydu (1295).
Mahmud Gazan (1295-1304).
Muhammed Hüdabende (Olcaytu) (1304-1316).
Ebu Said Bahadır (1317-1335).

Hülagu’nun idari ve yönetsel karakteri ele alındığında yeni kurulan İlhanlı Devleti tam anlamıyla çözülebilecektir.
İlk olarak devletin merkezi Tebriz seçilmiştir.
Hoca Nasreddin başta Tusi olmak suretiyle devrin tüm ilim adamlarını çevreninde toplamıştı.
Fakat Hülagu doğrulusunda uygulanan askeri ve idari ilerlemenin önündeki en devasa mani kuzeyde kurulan Moğol devleti Antınordu’dur.
Bu devletle Hülagu saatinde başlayan çatışmalar iki devleti yok olmanın eşiğine getirmiştir.
1294 seneninde Çin’de tespit edilen Moğol hükümdarı Kubilay Han’ın ölümü üstüne İlhanlılar merkezden giderek uzaklaşmıştır.
Bu uzaklaşma defa geçmeden Mahmud Gazan Han saatinde İlhanlıların İslam ile tanışmasını sağlamıştır.
Çünkü Hülagu öldükten ardından adına geride bıraktığımız Abaka, Kubilay’dan onay gelmeden tahta oturmamıştır.
Ayrıca basılan tüm paraların üstünde ilk olarak Kubilay’ın imaresi yer aldığı için İlhanlıların kuruluştan ardından Merkez, Sağ-Sol idare şekli uygulanmaya devam edilmiştir.
İlhanlı Devleti lüzum askeri lüzum idari kararlarından Türk teşkilatı geleneğine makul olarak Karakurum’a olan bağlılığını devam etmiştir.

Cengiz Han doğrulusunda kurulan devlet Türk kültürü ile yakından beslenmiş, devletin sivil kadrolarında Harezm ve Uygur Türklerinden yararlanılmıştır.
Askeri sistemde Moğollar üstün olurken askeri düzenek olarak ise “onlu sistem” kullanılmaktadır.
Ayrıca Cengiz Han’ın müşavir ve erkek çocuklarının hocaları da Türk menşeli olan Uygurlardan seçilmiştir.
Ayrıca İlhanlı Devleti idari ve örgütsel dil olarak Uygur alfabesini kullandıkları için İranlı yetkililer Uygur alfabesini öğrenmek mecburiyetinde kalmışlardır.

Hülagu’nun ölümünden ardından 1265 seneninde dini olarak Budist olan Abaka adına tahta geçmiştir.
Ayrıca hükümdar olan Abaka’nın devletin kuruluşunda da defa devasa katkıları meydana gelmiştir.
Abaka tahtta kaldığı müddet Müslüman olan Altonordu ve onun müttefiki olan Memlüklerle savaşmıştır.
Abaka döneminden akıllarda kalan en ehemmiyetli ilerleme Memlük Sultanı Baybars Anadolu seferi düzenlediğinde İlhanlı ve Memlük silahlı güçleri arasındaki kırım gibi çarpışmalardır.
Abaka 1282 seneninde haaytını kaybettiğinde adına Müslüman olan kardeşi Ahmet Teküdar geçmiştir.
Fakat Ahmed’in hükümdarlığını kabul etmeyen yeğeni Argun amcasına karşı aldığı galibiyet sonucunda tahta oturmuştur.
Fakat Argun’un sonu gelmeyen israf ve harcamalarını karşılamak için Musevi olan veziri Sa’dü-d Devle koyduğu yeni vergilerle halkı iyiden iyiye hükümdara düşman etmiştir.
1292 seneninde ise Argun yaşamını kaybedince devlet erkanı ve hatunların toplanmasıyla yapılan Kurultay’da Geyhatu hükümdar seçilmiştir.
Hükümdar seçildiğinde Geyhatu, Karamanoğulları ve başkaldırı eden Türkmenlerle savaşmak için Anadolu’daydı.
Fakat Geyhatu’da eğlenmek düşkünlüğü ve israf düşkünlüğü ile devletin çöküşünü devam ettirmiştir.
Geyhatu saatinde veziri olan Ahmet el-Halif doğrulusunda kağıt para basılması fikri ana başlıklara gelmiştir.
İlhanlı Devleti böylelikle Çinlilerden etkilenerek 1294 seneninde kağıt para basmıştır.
Çin dolayı paralar ipekten yapıldığı için zamanla kirlenir ve toplatılıp yıkatılarak halka geri dağıtılırdı.
Geyhatu kağıt paraya geçmişti geçmesine ama sonrasında gelen cevheri para kullanma yasağı ekonomik yaşamı felce uğratmıştır.
Madeni para yasağını getiren Geyhatu, yanlızca 4 ay direnebilmiştir.

Ülkede karışıklıklar sürerken şehzade Baydu, Geyhatuya karşı çıkarak ülkenin hükümdarı meydana gelmiştir.
fakat Baydu’nun hükümdarlığı da uzun sürmedi ve tahtın yeni hakimi Horasan Valisi olan Şehzade Gazan meydana gelmiştir.
1295 seneninde tahta geride bıraktığımız Gazan, veziri vasıtası ile Müslümanlığı benimsedi.
Böylece devletin Moğol dini yapısı değiştirilerek Müslümanlık devlete yayılmıştır.
Gazan Han, devletin bozulan parasal ve askeri düzenini dirayetiyle düzeltmiştir.
Gazan Han, disiplinli yönetimiyle ilk olarak komutanlarına “dirlik” olarak devletin topraklarını vekaletli olarak vermiştir.
Cengiz Han saatinde kurulan posta örgütü Ögeday saatinde tasarlanmış ve Gazan Han saatinde yine yapılandırılmıştır.
Posta istasyonlarına Moğol saatinde “YAM” denmekteydi.
Gazan Han, ziraatı teşvik için su kanalları yaptırmıştır.
Kurulan kanalların çevresine yerleşim yerleri oluşturulurken Anadolu’da baş gösteren Baltu ve Sülemiş isyanları bastırılmıştır.
Gazan, devletin idari ve askeri yapısı kadar ilim ve kültür müesseseleriyle de yakından ilgilenmiş, medrese ve hastaneler inşa ettirmiştir.

1304 seneninde Gazan Han yaşamını kaybedince adına kardeşi Olcaytu geçmiştir.
Olcaytu devletin hakimiyetini ele geçirdiğinde devlet emniyet ve otorite altındaydı.
Bu dönemde de 1316 senesine dek Memlüklerle uygulanan mücadeleler devam etmiştir.
Hatta bu dönemde Memlüklere karşı Fransa ve İngiltere’nin yanında Papa ile ittifak kurulmaya uğraş verilmiştir.
İlhanlı topraklarında şunlar yaşanırken Osmanlı Beyliği Bizans’a soluk aldırmıyordu.
Bu durumum karşısın Bizans İmparatoru Osman Bey’e mukabil Olcatu’yla ittifak kurmak yerine kızı Maria’yı İlhanlılara gelin olarak iletmistir.
1308 seneninde nihai Selçuklu hükümdarı olan П.
Gıyaseddin Mesud’un Kayseri’de yaşamını kaybetmesi üstüne Anadolu beylikler devresi başlamıştır.

1316 seneninde Olcaytu yaşamını kaybedince gerçekte çocuk yaştan olan erkek çocuğu Ebu Said tahta çıkmıştır.
Ebu Said, valisi bulunduğu Horasan’dan çıkarak Atabeği olan Buyruk Mutluluk eşliğinde gelerek tahta çıkmıştır.
Bu dönemde vezir olan Tacettin Ali Şah, ince zekası ile güçleri eline almayı başarmış; Atabeğ Buyruk Sevinç’in ölümünden ardından Moğolların Sulduz boyuna üye olan Buyruk Çoban vefat eden Atabeğ’in konumunu almıştır.
Bu devre Ali Şah ve Buyruk Çoban’ın karşılıklı savaşıyla devam etti.
Sultan Ebu Said ve Çoban’ın arası açılmıştı; zira Çoban Sultan’a karşı sanki vuruş planlamaktaydı.
Fakat Sultan’a karşı gelen Buyruk Çoban, kumandanları doğrulusunda ihanete uğrayarak öldürülmüştür.
Bu iç başkaldırı devam eder iken 1335 seneninde Ebu Said yaşamını kaybetmiştir.

Ebu Said’in ölümünün sonrasında devlet parçalanma sürecine girmiştir.
Merkezi otorite zayıf düşmeye başlayınca her buyruk mevcut topraklarda bağımsız davranmaya başlamıştı.
Bu dönemde devletin iç karışıklıklarının sonrasında Anadolu’dan İran üstüne seferler başlamış; ama bu dönemde Uygur orijinli olan Eretna Beyliği Doğu ve Güneydoğu ilçesinde hakimiyet kurmuştu.
1343 senesine gelindiğinde Eretna Beyliği Sivas ve Erzincan’ı ele geçirdikten ardından bağımsızlığını ilan etmiştir.
gerek iç karışıklıklar lüzum Anadolu Beylikleri ve Memlüklerin kurduğu ittifak neticesi daha çok direnemeyen İlhanlılar, otorite ve hükümdar eksikliği hasebiyle 1336 seneninde yıkılmıştır.
Devlet yıkıldıktan ardından toprakları Anadolu beylikler, Irak ve Azerbaycan Celayirliler ve Çobaniler, Güney İran Muzafferiler arasında bölüştürülmüştür.
Mahmud Gazan Han’a kadar Moğol güveni benimsendiği için İlhanlı topraklarında birden fazla Buda heykeli yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder